Esaret mi Cesaret mi?
Cesaretin olmadığı yerde esaret olur…

Esaret mi Cesaret mi?

Esaret mi Cesaret mi?
Vazodaki çiçeğin ömrü gibi bazen insanın hayatı her gün biraz daha soluyor duygular kendini unutmuş hisler yaşanmıyor...

Tülay Özer

11.6.2022

Günaydıınnn,

Sayısal değer olarak 5 günündeyiz.

Rengimiz mavi

5 bana her şeyden önce ruhun özgürleşmesini çağrıştırıyor.

Bugün; hayatınızda bir değişim yaratın. Düşüncelerinizle iletişime geçin.

Yeniliklere, değişim ve dönüşüme açık olacağımız, keşfetme, yenilikçilik, sosyalleşme ve özgürlük günü aynı zamanda.

İnsan esaretler altında doğar, kendinden doğduğunda cesaretini doğurmuş olur. Esareti ve cesareti birbirine bağlıdır. Allah hiçbir şeyi tek taraflı yaratmamıştır, her şeyi iki taraflı yaratmıştır. İnsan bunun hangi tarafında kendini muhatap bulursa o halden süreç başlar. Kimimiz esaretinden cesaretine, kimimiz cesaretinden esaretine doğru gider. Hepimizin anne karnından doğduğumuz andan itibaren güçlü ve zayıf alanlarımız / yanlarımız var. Güçlü yan dediğimiz şey kolayca yapabildiklerimiz, zayıf yan dediğimiz ise idrak edemediğimiz, idrak sürecinde kendimizi rahatsız hissettiğimiz ve onun için belirli bedeller ödememiz gereken yerlerdir.

Toprak, ateş, hava ve su diye hep anlatıyoruz.

Toprakların güçlü yanları; adalet, hak, hukuk vb. zayıf yanları ise geçmişinden kurtulamamak, geçmişinden özgürleşememek, geleceğe güvenle bakamamak, gelecek kaygısı yaşamak, maddeye yani dünyevi olan şeylere paraya, mala, mülke bağımlı olmak.

Ateşlerin güçlü yanları; karakter duruşları, eminlikleri ve dünyevi lükslere bağlılıkları, zayıf yanları ilgi yani ilgi karşısında çok fazla kontrollerini tutamamalarıdır.

Suların güçlü yanları; evet duyguları çok kuvvetli, yönetim kabiliyetleri çok kuvvetli ama duygu dejenerasyonları da zayıf yönleridir. Duygu esaretinden cesaretine gidememe yanları var.

Havaların güçlü yanı akıl ama esareti yani zayıf yanları ise kibirdir.

Dolayısıyla kendimizi tahlil ve analiz etmedikçe güçlü ve zayıf yanlarımızı açığa çıkartmadıkça, zayıf yanlarımızı yetersizliklerimiz olarak görürsek esaret altında kalırız. Tahlil ve analiz sonucunda farkına vardığımız zayıf yanlarımızı aşılması gereken derslerimiz, öğretilerimiz ve eğitimlerimiz olarak görürsek bunu cesarete dönüştürüp kendimizi kendimizden doğurma şansına sahip olabiliriz.

Bir çoğumuzun esaretlerimizi cesarete, cesaretlerimizi esarete çevirdiğimiz bir sürü yöntem ve yol vardır. En büyük esaretimiz; kendi düşüncelerimizle hayatımızdaki insanlar tarafından bizlere inandırılan düşünceler arasında hangisinin gerçek hangisinin gerçek olmadığı, hangisinin bize ait hangisinin de başkalarına ait olduğunu anlamakla geçirdiğimiz zamanlardır. İnandığımız bir şeyin kendimizin zannederken aslında bize yıllarca yüklenmiş, inandırılmış ve aslında parmaklıkları olmayan bir hapishanenin içerisinde bize bir esaret zinciri vurulmuş ve bu zincirden de ancak cesaret gösterirsek o hapishaneden çıkabilme durumumuz söz konusu olabilir.

Hepimizin hayatında beklentileri, vermek istedikleri ve almak istedikleri var.

Kimimiz anne babamızdan sevgi bekleriz.

Kimimiz hayatımızda istediğimiz işi bulamayız.

Kimimiz hayatımızda para, mal, mülk ile ilgili sınavlar yaşarız.

Hepimizin bir şeye veya bir şeylere esareti, bir şeye veya bir şeylere de cesareti vardır.

Bu sebeple başkalarına bakarak çok kolay gibi gördüğümüz şeyler yaşayanlar için zordur.

Bence en büyük esaret altında kaldığımız şey kendimizi tanımadan kendi düşünce yapımızdaki gibi başkalarının aklını da kendimiz gibi düşünüyor olmaktan kaynaklanıyor. Mesela, fazla merhamet, fazlaca kendini karşı tarafın yerine koymak, sınırlarını ve haddini bilmeden kendini kurtarıcı rolüyle hayat içerisinde yaşamak gibi.

Bir insanın esareti, sahiplenmediğinde, kendini yeterli ve yetersiz görmediğinde, aldığı bir nefesin haricinde hiçbir şeyin olmadığını kabul ettiğinde cesaret haline dönüşür.

Sahiplenerek tutmaya çalıştıklarımız, benim dediklerimiz, kaybedersem ne olur dediklerimiz, gelecekte ne olacak dediğimiz şeyler hep esaretlerimizdir.

Kendi bedenimizde cildimizin / derimizin elastikiyetini kontrol edemezken, aldığımız nefesi kontrol edemeyip farklı hallerde alıp verirken, saçlarımızın dökülmesinden, vücudumuzun kırışmasına kontrol edemiyorken tutmaya çalıştığımız her şey esaretimizdir.

Esaretin fiziksel olmasının yanında zihinsel esaret de çok kuvvetlidir. İnsan zihni esarete girmeden fiziksel bedenin esarete girme şansı yok. İlk önce düşünceler esaret altına alınır daha sonra zihin sonrada davranışlar. Diyeceksiniz ki davranışlar nasıl esaret altında olur? Yapmak istediğiniz bir şeyi yapamadığınızda, içinizden gelen bir şeyi yaptığınızda kaybedeceklerinizi veya zarar görebileceğinizi düşünerek onu yapmamak bir esarettir. Kendiniz gibi olamamak bir esarettir.

Esaretler bir süre sonra hastalıklara dönüşür. Çünkü insanın fıtratı gereği olduğu gibi olması gerekir. Olamadığında ise ruhsal olarak kendine olan inancını kaybetmeye başlar. Zihinsel olarak gerçekliğini kaybetmeye başlar. Bedensel olarak ise esaret altında tuttuğu, olması gerektiği gibi olmayan bütün her şey hangi uzva isabet ediyorsa o uzuvla ilgili sıkıntılar yaşamaya başlar. Hayatında kendi hayallerini gerçekleştiremeyen insanların kendinden dolayı bir sebebi varsa sol taraflarında, ikinci kişilerin esaretinden dolayıysa sağ taraflarında sıkıntılarını / arazlarını görürler.

Hayatlarında yaşamaları gereken aşkı sevgiyi yaşayamayıp esaret altında tutulanlarda kalp ile ilgili sorunlar görülebilir.

Cesaret etmedikçe esaretini bitiremeyeceksin.

Esaretin bitmedikçe ruhunu keşfedemeyeceksin.

Ruhunu keşfedemedikçe zihninin güzelliklerine varamayacaksın.

Zihninin güzellikleri açığa çıkmadıkça bedeninin sana olan mükafatı hep örtülü kalacaktır.

Esaretlerinin farkına varmak onları hissedebilmek hiç hissetmemekten daha iyidir. Esaret cesarete dönerse hastalık olmaz. Esareti sorgulamanın en güzel yolu şudur, kendinizi sorgulamak.

Sorun bakalım kendinize

Ben kendim miyim?

Kendi seçtiklerimi kullanabiliyor muyum?

Kendi seçtiklerimi kullanırken bir etki altında kalıyor muyum?

Etki altında kalırken bunlar benim ihtiyaçlarım mı?

Bu ihtiyaçlara binaen taviz vererek esaret altında kalmayı mı seçiyorum?

Yoksa ben kendim gibi karar verip kendi seçimlerimin karşılığını mı yaşıyorum?

İnsanın esaretleri gizlidir. Kendisi bilir ama kendine itiraf edemeyebilir.

Gelin şunları söyleyin.

Esaretlerimin farkında olabilmem için neler mümkün?

Esaretimin bende açığa çıkaramadığı ve benim idrak edemediğim şeyler nelerdir? Onları öğrenmeyi seçiyorum.

Esaretimin cesarete dönmesi için neyi fark etmem gerekir?

Esaretin bana kazandırdıkları nelerdir ki ben esareti terk edemiyorum?

Cesaretimin olabilmesi ve esaretimin sonlanması için hangi farkındalık, hangi alan, hangi bilinç olabilirim?

Esaretim benim hangi konforumu tetikliyor ki cesaret dediğimiz alana girmekte zorlanıyorum?

Cesaretin bana mükafatları nelerdir?

Cesaretli olsaydım hayatımda neler değişirdi?

Cesaretli olsaydım kendimi kendimde nasıl keşfederdim?

Cesaretli olmanın bendeki açılımı nedir?

Esaret dediğim yalanı kendime inandırdığımda neye inanıyorum ki cesaret denilen mükafatı almayı reddediyorum?

Bildiğim ama bilmemezlikten geldiğim bütün esaretlerimin açığa çıkmasına izin veriyorum.

Esaretlerimin hangilerini biliyorum ama bilmemezlikten geliyorum? Hangi esaretlerimi bildiğim halde bilmemezlikten gelerek kendimi kandırıyorum? Açığa çıkmasına izin veriyorum.

Hangi esaretlerimin farkındalık halinde ama sanki benim değilmiş gibi davranıyorum? Açığa çıkmasına izin veriyorum?

Hangi esaretim iş konusunda ilerlememi engelliyor? İdrak etmeyi seçiyorum.

Hangi esaretim duygusal anlamda ilerlememi engelliyor? Açığa çıkmasına izin veriyorum.

Hangi esaretim sağlık ve sıhhatimin şifalanmasına engel oluyor? Açığa çıkmasına izin veriyorum.

Esaretlerimi sevgiyle topraklamayı, cesareti ise sevgiyle öğrenmeyi seçiyorum.

Cesaretime engel olan, kaybetmekten korktuğum bütün her şeyi sevgiyle Allah’ın izni ve merhametiyle öğrenmeyi seçiyorum.

Bırakamadığım, benimmiş gibi davrandığım, sahiplendiğim her şeyi Allah’ın sevgisi, şefkati ve merhametiyle sevgiyle ait oldukları yere bırakmayı seçiyorum.

Esaretlerimi cesarete dönüştürmek için Rabbim ilmine talibim, Rabbim öğreticiliğine talibim, Rabbim kalbime vereceğin imana talibim. Esaretlerimi cesaretli kıl yüce Rabbim.

Esaretlerimizden kurtulup özgürleşerek cesaretle tekamül yolumuzda ilerleyebileceğimiz güzel günler diliyorum.


Tülay Özer
Numerolog, Enerji Terapisti [Yazar]
    Tülay Özer web sitesi