Fiziksel Engel Türleri 1

Fiziksel Engel Türleri 1

Fiziksel Engel Türleri 1

Tülay Özer

Tülay Özer

Özel Eğitimde ilk konu Fiziksel Engel ile başlar. Bende fiziksel Engelin içine dahil olan bütün hastalıkları sizin için araştırdım.

Bu yazımda sadece 13 tanesinin nedenlerini, açıklamalarını ve tedavileri ile bilgileri sizlerle paylaşmak istedim.

ALS (Amiyotrofik Lateral Skleroz):İlerleyici bir sinir sistemi hastalığıdır.Hastalık motor sinirleri etkiler ve kas hareketlerine engel olur.Hastalığın ileri evrelerinde felç gelişir fakat genellilkle akli yetenekler etkilenmez. Hastalığın başlangıç belirtileri çok hafif olduğundan çoğu kez farkedilmeyebilir. Hastalık özellikle kol ve bacaklarda kas güçsüzlüğü olarak başlar.Konuşma, çiğneme ve nefes alma etkilenir.Yutmanın bozulması sonucu, ağızda tükürük birikmesi de konuşmayı zorlaştırır. Hastalıkta genel olarak duyular, idrar ve barsak işlevleri, cinsel işlevler etkilenmez. Kalp kası zarar görmez. Göz kasları çoğu kez en son etkilenen kas olur, kimi zaman da hiç etkilenmez. Kişinin zihni yetenekleri normaldir.

Dünya genelinde yüzbinde 8 ila 10 düzeyinde olduğu görülüyor.Genellikle erişkin yaşlarda (40-50) ve erkeklerde kadınlara göre biraz daha fazla görülüyor.Doğrudan bu hastalığa yönelik bir ilaç bulmak için araştırmalar sürüyor. Hastalığın ilerlemesini etkileyen ilk ilaç olan riluzol 1995 yılında Amerika da ruhsat aldı. Bu etken maddenin motor sinir harabiyetine neden olduğu düşünülen uyarıcı bir nörotransmiter olan glutamatı engellediği sanılıyor. İlacın hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı, hastanın ömrünü uzattığı, hastanın daha uzun süre iş görmesini sağladığı düşünülüyor. 

Ankilozan Spondilit(AS):Özellikle omurgayı etkileyen kronik, ilerleyici, ağrılı sebebi bilinmeyen romatizmal bir hastalıktır.AS de ilk belirtiler bel, kalça ve topuk ağrısı olabilir. Hastalık gerektiği gibi tedavi edilmezse ileri dönemlerde omurga deformiteleri, kamburluk ortaya çıkar. Belirtileri tam olarak bilinmiyor fakat araştırmalar, AS hastalarının %96’sında benzer genetik hücre işaretleyicileri (HLA-B27)’nin bulunduğunu göstermiştir.Olasılıkla, normalde zararsız olan bazı mikroorganizmalar, HLA-B27 ile ilişkiye girmektedir. Bazı barsak ya da idrar yolları hastalıkları AS’in ortaya çıkmasını tetiklemektedir. Bazen, belirtiler yatak istirahati (sözgelimi trafik kazasını izleyen istirahat) döneminden sonra da ortaya çıkabilir.Bu hastaların tamamen iyileşmesi mümkün değildir. Mevcut tedavi yöntemleriyle hastalık aktivitesi azaltılıp gelişimi yavaşlatılabilir. Erken tanı Tedavide steroid olmayan antienflamatuar (anti romatizmal) ilaçlar mutlaka kullanılmalıdır. Düzenli egzersizler mutlaka yapılmalıdır. Son tedavi yöntemlerinden olan ve ülkemizde de uygulanmaya başlanan anti TNF alfa tedavisi (Enbrel gibi) hastalığın ilerlemesinin durdurulmasında büyük ümittir. 

Antrogripozis:Artrogripozis, genellikle çoğul kongenital kontraktürleri tarif etmek için kullanılmaktadir. Kelimenin kökeni Yunancadan gelmektedir ve "bükük veya çengelleşmiş eklemler" anlamındadır. Bu kompleks sendrom çoğul eklem kontraktürleri, az gelişmiş ve kontrakte kaslar, ekstremite deformiteleri ve bunun yanında duyunun sağlam olması ile karakterizedir. 

Bu hastaların deformasyonları doğumda maksimum olduğu, birçok yöntemi bir arada kullanarak iyileşme sağlanabildiği için tedavinin erken başlatılması ve uzun bir dönem sürdürülmesi gerekmektedir.

Tedavinin iki ana hedefi vardır: bağımsız ambülasyonu ve günlük yaşam aktiviteleri için üst ekstremitenin bağımsız fonksiyonunu sağlamak. Bu hedefleri gerçekleştirmek için; hastanın ayak tabanı yere düz basar durumda ayakta durması ve yürümesi için alt ekstremite diziliminin düzeltilmesi, mevcut eklem hareketinin korunması, yeri geldiğinde uygun tendon-kas transferleri ile aktif hareketinin arttırılması ve fonksiyonellik için tutuk eklemlerinin yeniden pozisyonlanması gereklidir. 

Tercihan 6-7 yaşında tamamlanan ve iyi planlanmış bir tedavi dönemi; mümkün olan en az cerrahi girişimle, en fazla fonksiyonel iyileşmeyi sağlayacak şekilde olmalıdır. Ancak bu tedavi programı her hastaya özgün olarak yapılandırılmalıdır.

Brakial Pleksus:Boynun her iki yanında yer alan, üst ekstremitenin motor ve sensoriyel fonksiyonunu sağlayan, periferik sinir ağıdır. Komplike bir anatomiye sahip olması yaralanma sonrası tanı ve tedaviyi güçleştirir.Belirtileri ; savaşlar, doğumda aşırı traksiyon, düşmeler, araç kazaları. Kazalar içinde motosiklet kazaları % 80 (bunların %20 sinde aksiller ve subklavian arter yaralanması oluşur), spor aktiviteleri, düşerken kolun asılı kalması, proksimal humerus, klavikula, costa, skapula ve servikal vertebra transvers proses kırıkları ve omuz çıkıkları, radyo terapi sırasında olan yaralanmalardır. 

Canavan Hastalığı:Canavan Hastalığı ciddi progressif otozomal resesif geçişli, nörodejeneratif bir lökodistrofidir. Makrosefali, hipotoni, konvülziyon, erken motor- mental retardasyon klinik bulguları ile seyreder. Hipotoni, makrosefali, ciddi baş tutamama bu hastalığın triadıdır. 7 aylık kız olgu, huzursuzluk başını tutamama, desteksiz oturamama şikayetleri ile başvurdu. Hastalığın tanısı genetik danışma verilebilmesi açısından önem taşımaktadır. Tedavisi bugün mümkün olmamakla birlikte gen terapisi denenmektedir.

CHARCOT-MARIE-TOOTH Hastalığı:Kalıtsal Motor ve Duyusal Nöropati Hastalığı nın diğer adı CHARCOT-MARIE-TOOTH hastalığıdır. CMT aynı zamanda peroneal muskuler atrofi olarak ta anılır (PMA) ,çünkü ilk olarak ayağı yukarı doğru kaldırmayı sağlayan ve baldırın ön kısmından aşağı inen peroneal kas etkilenir.

Zayıflamış peroneal kas dağınık yürümeye, düşük ayak ise takılıp düşmeye neden olduğundan parmak uçları kurtuluncaya kadar hasta bacağını kaldırma gereğini hisseder,yere koyduğunda ise ayak bir tarafa eğilir. CMT nin üçüncü ve en son adı HMSN yani (herediter motor and sensoriel neuropathy) kalıtsal motor ve duyu siniri bozulmasıdır. Bu isim sendromu daha eksiksiz tanımlamaktadır çünkü CMT kalıtsaldır, hem hareket ve hem de duyu sinirlerini etkileyebilir.

Çoraplarının üzerinden bacak veya ayaklarıyla hissedemeyen,ayak bilek ve parmaklarını oynatamayan ve hatta dizden alt tarafını hiç hareket ettiremediği gibi hiçbir şey hissetmeyen hastalar vardır. En çok görülen de hareket kaybıdır. etkin bir tıbbi tedavisi yoktur. Ancak fizyoterapi rehabilitasyonla sosyal yaşam sürdürülebilir.

Clup Food (Ayak Bileğindeki Eğrilik)

Cücelik

Çocuk Felci - Polio :Son derece bulaşıcı olan bu hastalıktan sorumlu bir virüstür. Sinir sistemine saldırıp orada çoğalarak felçlere ve ölüme yol açabilir. Polio her yaşta etkili olabilir fakat üç yaşın altındaki çocuklar hastalıktan en çok etkilenen gruptur. Yeryüzünden tamamen yok edilmesi mümkün olan nadir enfeksiyonlardan biridir çünkü virüs insan vücudunun dışında (virüsün hayvan rezervuarı yoktur) pek uzun süre yaşayamaz ve etkili ve ucuz bir aşısı mevcuttur.

Hastalık nasıl yayılmaktadır? Virüs ağız yoluyla vücuda girerek barsaklarda çoğalmaya başlar. Oral bulaşma hastalığın alınmasında en önemli yoldur ama hastalığı taşıyan kişiyle direkt temas da bulaşmaya yol açabilir. Kalabalık olarak yaşanan yerlerde ve hijyen düzeyi yetersiz olduğunda bulaşma oranı çok yüksektir. Etkili bir tedavi bulunmamaktadır. Bakım ve fizik tedavi gibi yöntemlerle etkilenmemiş kaslar güçlendirilerek çekilen sıkıntının azaltılmasına yardım edilmeye çalışılır. Hastalığı önlemenin ve ortadan kaldırmanın yalnızca tek bir yolu vardır o da aşılamadır.(immunizasyon)

Diplejik Cerebral Palsi:Cerebral Palsy (CP) doğum öncesi, doğum sırası ya da doğum sonrasında bazı etkenlerden dolayı beynin hasar görmesi sonucunda oluşan hareket ve postür bozukluklarıdır. Beyinde hareketi sağlayan 3 alan vardır. Bunlar hareketi başlatan, hareketi programlayan, dengeyi ve hareketin zamanlamasını ayarlayan alanlardır. Bu alanlarda bir sorun olması durumunda Cerebral Palsy oluşur. Türkçe karşılığı "Beyin Felci" olan Cerebral Palsy de beyinde oluşan hasarın yerine göre 4 ana tipten bahsedilebilir.

Belirtileri;

PRENATAL ( DOĞUM ÖNCESİ ) NEDENLER : Anne ve baba arasındaki akrabalık, anne ve baba arasındaki kan uyuşmazlığı, Annenin hamileliği sırasında geçirdiği enfeksiyöz hastalıklar, hamilelik sırasında kullanılan ilaçlar, annenin hamileliği esnasında kullandığı aşırı derecede alkol , sigara ve uyuşturucu madde, annenin hamileliği esnasında geçirdiği kazalar.

PERİNATAL ( DOĞUMA YAKIN ) NEDENLER : Kordon dolanması , plâsenta prenia (plâsentanın önce gelmesi) , ters doğum, zor doğum, bebeğin uygun solunumu başaramaması, erken doğum, sarılık, hatalı forseps kullanımı, sezeryan.

POSTNATAL ( DOĞUM SONRASI ) NEDENLER : Menenjit gibi beyin enfeksiyonları,baş yaralanmasına neden olan kazalar, şiddetli ishal ile su kaybı ve yüksek ateşli hastalıklar, bebeğin havale geçirmesi, sarılık, boğulma. 

Cerebral Paralizi’yi ilaçla tedavi etmek olanaksızdır. Ancak bu rahatsızlıkla beraber görülen diğer belirtileri ilaç kullanarak kontrol altına almak mümkün olabilmektedir. Bunlar spastisite (kas gerginliği) , epilepsi (havale nöbetleri) ve diğer dahili problemlerdir. Spastisite için çeşitli kas gevşetici ilaçlar verilmektedir. 

Ancak bu ilaçlar spastisitesi çok fazla olan ve bu nedenle postürü (duruşu) iyice bozulmuş olan hastalarda kullanılır. Bu ilaçlar kesinlikle doktor tavsiyesiyle ve kontrolü altında kullanılmalıdır. Bu ilaçların etki mekanizması direkt olarak beyindeki motor merkezleri etkilediği için vücuttaki bütün kasları etkiler. Bu kaslardan bizim etkilenmesini istemediğimiz kasların başında ense kasları ve yutma kasları gelir. Özellikle yutma kasları bu ilaçlar nedeniyle gevşediği zamanlarda yemek yeme fonksiyonları bozulur. Ağızdan salya akıntısı başlar , eğer akıyorsa fazlalaşır. Bütün bunlar beslenme bozukluğuna yol açar. Ayrıca vücudun tamamını etkiledikleri için genel bir uyuşukluk hali verirler . Buda çocukların aktivitesini azaltır.

Distoniye:Karşıt kas gruplarının devamlı veya repetitif kontraksiyonlarının neden olduğu anormal postürlere veya kıvrılmalara yol açan istemsiz harekettir.Çok çeşitli görünümleri ve değişen seyri nedeniyle sıklıkla yanlış tanı alır. Geleneksel olarak distonide devamlı kas kontraksiyonu beklendiğinden hızlı, repetitif distonik hareketler pek tanınamamaktadır. Bu hızlı hareketler myoklonusa benzediğinden myoklonik distoni olarak da adlandırılırlar. Distonia-myoklonus sendromu ise familyal bir bozukluk olup distoni ve myoklonus farklı vücut kısımlarını etkiler.

Distoni diğer hiperkinetik hareketlerden aynı kas gruplarını tutması ile ayrılır. Primer ya da idyopatik distoni vakalarının çoğunun kalıtımsal (herediter) olduğuna ve kusurlu bir genin (genlerin) sonucu olarak meydana geldiğine inanılmaktadır.

Wilson hastalığı, mültipl skleroz, inme vb. gibi başka bir altta yatan hastalık süreci; bir taşıt kazasında yaralanma ya da doğum sırasında oksijensiz kalma gibi olaylar sonucunda oluşan beyin travması; ya da bir ilacın yan etkisi nedeniyle distoni meydana gelebilir. Distoni tedavisi için kullanılabilecek birçok tedavi seçeneği vardır. İlaçlar tek başlarına ya da kombine edilerek kullanılabilir. Buna ek olarak, başka tedavi şekilleriyle de kombine edilebilir.

Doğuştan Kalça Çıkıklığı :Doğuştan Kalça Çıkığı, çocuklarda sık görülen, erken anlaşılıp tedavi edilmezse kalıcı sakatlıklara yol açabilen bir sorundur. Üst bacak kemiğinin başı ile kalça eklemi arasında değişik derecelerde uyumsuzluk vardır. Bebek anne karnında gelişirken oluşan bazı problemler, kalça çıkığına neden olur. Kızlarda, ilk bebeklerde, makat gelişiyle doğan bebeklerde ve ailede kalça çıkığı öyküsü olanlarda daha sık görülmektedir. Genellikle, kalça tek taraflı olarak etkilenir. Hiç belirti vermeyebilir. Bebeğin bir bacağı daha kısa görünebilir, uyluktaki cilt kıvrımları asimetrik olabilir. Bebeğin bacaklarını rahatça yana açamadığı farkedilebilir. 

Bebeklikte anlaşılmamış vakalarda, yürümeye başladığında yalpalama, topallama, parmak ucunda yürüme görülebilir.

Sağlam bebek izleminde, doktorunuz kalça kontrollerini de yapacak, şüphelenirse kalça grafisi veya ultrasonu ile kesin tanıyı koyacaktır. Daha sonra bir ortopedi uzmanına gönderileceksiniz. Özel bazı cihazlar veya alçılar yardımıyla kalça eklemi istenen pozisyona getirilecek, normal gelişim sağlanacaktır. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa, sonuç o kadar iyi ve tedavi o kadar kolay olacaktır. Geç kalınmış vakalarda, ameliyat gerekli olacaktır.

Kalçadaki sorunların büyük bir kısmı ? Pavlik Bandajı ile tedavi edilebilir. Bu BANDAJ, bebeğinizin dizlerini birbirinden ayırarak karnına doğru çekilmesini sağlar. Bu bandaj ile tedavi edilen bebeğiniz her hafta doktorunuz tarafından kontrol edilecek ve uyluk kemiğinin kalça eklemi içerisine yerleşip yerleşmediği gözlenecektir ve eğer yerleşmişse bu bandaj gece gündüz 2-3 ay kadar kullanılacaktır. Kalça çıkığı olan her yirmi bebekten birinde tedavi için bandaj yeterli olmaz. Böyle bir durumda bebeğinize alçı uygulaması ve bacakların askıya alınması gerekli olabilir. Bazen de kalça çıkığının tedavisi için ameliyat gerekebilir. Her yeni doğan yüz bebekten birinde görülmekle birlikte, ailelerinde kalça çıkığı varsa bu oran % 20–30 olmaktadır.

Dysarthrophonie - Dysarthrie – Dizartri:Serebellar (beyinciğe ait) disfonksiyon (fonksiyon bozukluğu) ya da primer motor disfonksiyona bağlı konuşma bozukluğudur; hasta peltek konuşur. Serebellar bozukluklar konuşmada ritm bozukluğu yaratır; motor disfonksiyonda ise, telaffuz anormallikleri meydana gelir. Uyanık , farkında , dizartik hastalar kendilerine söyletilmek istenen sözcükleri farklı bir şekilde söylerler. Peltek konuşma

Nedenleri; Parkinsonizm: Ileri yaslarda sinirlerin etkilenmesiyle ortaya çikan titreme hizli yürüme seklinde ortaya çikan hastaliktir,tümörler,Dil ve Damak Paralizileri,Antikonvülsif ve alkol zehirlenmeleri,Dil ve dudak çevresini tutan miyapatilerde,Serebellum hastaliklarinda,
Genellikle sinirlerin etkilendigi rahatsizliklarda görülür.

Fil Hastalığı:Fil hastalığı, ipliksi yuvarlak solucanların (Wuchereria bancrofti ve Brugia malayi) sebep olduğu, özellikle tropikal bölgelerde görülen bir hastalıktır. Yetişkin solucanlar, vücudumuzun savunma mekanizmasının çok önemli bir parçası olan ve kan ile dokular arasındaki sıvı dengesini sağlayan, lenf sistemindeki düğümlere ve lenf damarlarına yerleşirler.Bu bölgelerde 4-6 yıl süren bir kuluçka dönemi geçirirler ve bir yandan da, kanda dolaşmaya başlayan milyonlarca larva üretirler. Bu sırada, lenf dolaşımındaki sıvı akışını engelleyerek, ödem oluşmasına sebep olurlar.

Zaman içinde bakteriyel enfeksiyon kapan deride ödem gelişir ve bu bölgelerde anormal şişlikler oluşur. Bu şekilde şişmiş ayak ve bacakların bir filinkine benzemesi sonucu hastalık bu ismi almıştır. Hastalık, enfeksiyon kapmış insanları ısıran sivrisineklerden bulaşır. Hastalığın kendini göstermesi yıllar sürebilir ve bazen dışarıdan gözlemlenemeyecek şekilde de seyredebilir. Bu durumda, genellikle böbreklere ve lenf sistemine zarar verir. Hastalığın tedavisi hem parazitlere hem de bakterilere karşı yürütülür. Bu yüzden hastanın hijyeni çok önemlidir. Bunun yanında, fazla deri cerrahi yolla kaldırılabilir.

Fil hastalığı, Dünya Sağlık Örgütü nün (WHO) savaştığı hastalıklardan birisi. Örgütün amacı, hastalığı 2020 yılına kadar büyük kitleleri etkileyen bir hastalık olmaktan çıkarmak.

 

Emel İlhan
Okul Öncesi Eğitmeni

Fiziksel Engel Türleri 2 yazısını okumak için tıklayınız.

 


Sizden Gelenler
Yayınlanması için gönderdiğiniz yazılar [Yazar]