Çoğu çocuk iki yaşını tamamladıktan kısa bir sonra taklit ve karakter oyunları oynamaya başlar. Okulöncesi dönem boyunca, bu tarz oyunların içeriği gelişir ve süresi uzar. Çizgi film kahramanları gibi tanıdıkları karakterler ile özdeşleşerek küçük çocuklar yaşamı kendi perspektiflerine göre yeniden oluştururlar ve yarattıkları bu yeni dünyada bir kontrol duygusu yaşarlar. Taklit ve karakter oyunları sayesinde kim olmak istiyorlarsa onu olabilme şansı yakalarlar.
Bir karakterle özdeşleme şeklindeki oyunlar çocukların hem zihinsel hem de sosyo-duygusal gelişimi için önemlidir. Bir çizgi film karakterinin yerine geçen çocuk, o karakterin bakış açısını anlamaya çalışır. Bu çaba sadece zihinsel süreçleri ve yaratıcı düşünceyi geliştirmekle kalmaz aynı zamanda çocukların empati duygusu kazanmalarına fırsat verir. Bir süper kahraman yerine geçen çocuğun o karakterin nasıl baktığını, konuştuğunu, düşündüğünü ve davrandığını keşfetmesi gerekir.
Diğer taraftan küçük çocuklar, ebeveynin değil kendi kontrollerinde olan bir dünya hayal ederler. Çizgi film kahramanları ya da barbie bebeklerle özdeşleşme oyunları çocuğun düşünce seviyesinde ortaya çıkan bağımsızlaşma sürecinin ilk adımlarıdır. Ayrıca, 2-6 yaş arası çocuklar engellenme, sevgi, kızgınlık gibi yaşadıkları yoğun duygularla baş edebilmenin bir yolu olarak da tanıdıkları karakterlerin yerine geçme oyunları oynayabilirler. Oluşturdukları hayal dünyasında en güçlü, en hızlı ya da en güzel karakterlerin yerine geçerek aslında gerçek dünyada yaşadıkları korku, yetersizlik, güçsüzlük gibi duygularını yansıtmış ve büyük oranda boşaltmış olurlar.
Küçük çocuklar çizgi film karakterleriyle özdeşleşme oyununu genelde çok ciddiye alırlar ve sıklıkla hayal ve gerçek arasındaki ayrımı tam olarak yapamazlar. Karakterle özdeşleşme oyunlarında çocuk fiziksel ya da duygusal olarak kendisine ya da etrafa zarar vermediği sürece, ebeveynin neyin gerçek neyin hayal olduğu konusunda çocuğa açıklama yapması gerekmez. Çocuklar deneyimle ve başka zamanlarda onunla yaptığınız konuşmalar sayesinde neyin gerçek neyin hayal ürünü olduğunu kendiliklerinden öğrenirler.
Kız çocuklar için Barbie, erkek çocuklar için action-man gibi oyuncak karakterlere olan ilgi 5 yaş civarı en yüksek seviyeye ulaşır. Bu oyuncak karakterler sayesinde, çocuğun hayalleri kişileştirilmiş olur. Neredeyse tüm gün boyunca sıkılmadan barbie’lerle oynayan kız çocukları ya da savaşçı rolündeki oyuncak adamları dövüştüren erkek çocuklarıyla sık karşılaşırız. Oyuncaklara roller vererek ve oynatarak çocuklar kendi dünyalarını genişletmektedir. Diğer taraftan, oyun sırasında arkadaşını geçebilmek için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştıkça verimli bir öğrenme deneyimi yaşamaktadır.
Örneğin, her zaman kazanmak ve en güçlü olmak isteyen 5 yaşındaki Can’ı düşünelim. Can sık sık ailesine şöyle demektedir: “Ben büyüyünce Örümcek Adam’dan daha hızlı olacağım.”
Can örümcek adam kostümleri giymekte, yeni çıkan örümcek adam aksesuarlarını istemekte ve örümcek adamla ilgili her şeyi sevmektedir. En sonunda, örümcek adam kıyafetleriyle dolabın tepesine çıkıp atlamak istediğinde çok endişelenen ailesi Can’ın oyununa müdahale etmek zorunda kalmıştır. Kendisini yaralayabileceği için ailesini fazlasıyla endişelendirse de sizce de bu oyun Can’ın “sadece 5 yaşında” olduğu gerçeğiyle başa çıkmasını kolaylaştırmıyor mu?
Çocukların hayali kahramanlara ya da bir takım oyuncaklara olan tutkusu önüne geçilmesi gereken bir boyut aldığında anne ve baba ne yapmalı?
Okulöncesi dönemde çocuğunuzun hayali kahramanlara olan tutkusu size çok abartılı gözükse de aslında sağlıklı gelişimin bir parçası olarak kabul edilebilir. Özellikle 4 yaş civarında çocuklar hayali kahramanlarla özdeşleşerek güçlü ve yeterli olmayı deneyimlemektedir. Ayrıca, bu kahramanların korktukları ya da hayran oldukları özelliklerini hayal dünyalarında yeniden şekillendirerek bu yaşa özgü zihinsel gelişim gereksinimlerini karşılarlar. Hayali kahramanlar çocuğun gerçek ile hayal ürünü arasındaki farkı öğrenme sürecini destekler. Ama yaşı ilerlemesine rağmen çocuğunuzun hayali kahramanlara olan ilgisi tutku şeklinde sürüyorsa çocuğun günlük yaşantısındaki bazı deneyim ve duygularıyla başa çıkmakta zorlandığı ve bu nedenle hayal dünyasına sığındığı düşünülebilir. Bu durumda ailenin çocukla kurduğu iletişimde daha aktif bir rol alarak, günlük deneyimlerde çocuğun güçlü ve yeterli olma, kendini ifade etme, dikkat çekme ve fark edilme, aidiyet hissi yaşama gibi temel duygusal gereksinimleri karşıladığından emin olması gerekir. Bunu sağlamanın en etkin yolu da çocukla birebir oyunlar oynamaya vakit ayırmaktır. Çocuğunuzun sizi oyun arkadaşı olarak kabul edip birlikte yeni oyunlar kurmaya başladıkça gerçek ve hayal arasındaki farkı hissettirmeye başlayabilirsiniz. Sizinle birebir oyun bir süre sonra çocuğunuza çok daha cazip gelecek ve hayali olduğunu bildiği kahramanlarla özdeşleşme oyununa ilgisini kaybedecektir.
Diyelim ki bir çocuk örümcek adam hayranı. Ona bu karakterle ilgili oyuncakların dışında diğer objeleri de almanın zararı mı vardır, yoksa hayal gücü gelişimini olumlu yönde mi etkiler?
Örümcek adamı seven çocuğunuza, ilgili objeleri alıp almama kararı hem çocuğunuzun yaşına hem de sizin böyle bir şeye bütçe ve zaman ayırmayı isteyip istememenize bağlıdır. 2-6 yaş arasında bir çocuğunuz varsa ona örümcek adamla ilgili objeleri almanızın bir sakıncası olmayabilir. Hayal gücü bu objeler sayesinde gelişir diyemesek de bu objeler çocuğunuzun oyunlarını belki daha gerçekçi hale getirerek onu oyuna devam etme ve hayal gücünü zorlama konusunda motive eder. Diğer taraftan çocuğunuzun her istediğini almak zorunda olmadığınızı hatırlamanız önemlidir. Objenin içeriğine göre ya da çocuğunuzla kurduğunuz sınırlar dengesine göre oyuncağı almak istemeyeceğiniz durumlar olabilir. Örneğin, çevreye ya da kendisine zarar vereceğini düşündüğünüz “kılıç” şeklinde bir obje istiyorsa çocuğunuz almamayı seçebilirsiniz. Eğer çocuğunuzun yaşı daha büyükse ona objeler almak yerine, örümcek adam çizgi romanları sunabilirsiniz.
Çocuklara Barbie, Winx, Spider-Man gibi oyuncaklar alırken nelere dikkat edilmeli?
Oyuncaklar çocukların hayal gücünü geliştirmelidir. Ebeveynler çocuklarının hangi oyuncakları tercih ettiğini ve onlarla nasıl oynadığını gözlemlemelidir. 2-6 yaş arasında barbie ya da Winx bebekler ve action-man şeklindeki oyuncaklar çocukların fantezilerini gerçekleştirmesine yardımcı olur. Ancak bu oyuncaklarla ilgili unutulmaması gereken çok önemli bir nokta vardır: bebeklerin gerçeğe uymayan abartılı anatomileri bazı çocuklara çekici gelmektedir, aynı gizeminden dolayı çocukların çok çekici bulduğu cinsellik konusu gibi. Kadın-erkek stereotipini vurgulayan bu oyuncaklar çocukların oyununa yetişkin meselelerinin fazlaca dahil olmasını teşvik etmekte ve çocukların kendi kendine keşif ve kendini ifade imkanını azaltmaktadır.
Çoğu çocuk test etmesi gereken agresif duygularını oyunlar aracılığıyla tükettikten sonra oyuncak hayvanlar ya da kuklalar gibi daha güvenli oyuncaklara yönelmektedir. Basit oyuncaklar çocukların kendi hayallerini ve isteklerini, agresif ya da cinsellikle ilgili fantezilerini deneyimleyip aşabilmelerine daha fazla şans verir.
Oyuncaklar, çocuklara akranıyla oyun oynayabilme ve başkalarından bir şeyler öğrenebilme fırsatı sunmalıdır. Oyuncak seçerken, oyuncağın çocuğunuzun sizinle ya da arkadaşları ya da kardeşleriyle etkileşime geçmesine izin verip vermediğine dikkat etmelisiniz. Oyuncak çocuğun kendi fantezi ve hayallerini ortaya çıkarıyor mu? Kendi çözümünü bulabilmesi yolunda çocuğu zorluyor mu? Oyuncak hayal kurmanın ne kadar kısmını çocuğa bırakıyor?
Gelişim Uzmanı, Psikolog [Yazar]