Oyuncağın Eğitsel Önemi ve Oyun Malzemeleri

Oyuncağın Eğitsel Önemi ve Oyun Malzemeleri

Oyuncağın Eğitsel Önemi ve Oyun Malzemeleri

Tülay Özer

Tülay Özer

Gelişim basamakları boyunca çocuğun hareketlerine düzen getiren, zihinsel, bedensel ve psiko-sosyal gelişimlerinde yardımcı olan, hayal gücünü, yaratıcı yeteneklerini geliştiren tüm oyun malzemeleri oyuncak olarak tanımlanabilir.

Oyuncaklar, çocuğun doğal yeteneklerini geliştiren, böylelikle de büyük bir eğitimsel işlevi yerine getiren oyun malzemeleridir.

Yine oyuncaklara bireyin toplum ve çevreyle olan ilişkilerini düzenleyen bir araçlar sistemi gözüyle bakılabilir.

Oyuncaklar çocukların çeşitli renk, boyut ve şekilleri kavramalarına, sayısal ve yazınsal kavramlardan haberdar olmalarına yardımcı olur. Gelişimin her kesimini uyarmaları açısından oyuncaklar farklı yaş ve zihin düzeyindeki tüm çocuklar için gereklidir.

Oyun malzemesine ilişkin çeşitli sınıflandırmalar yapılmıştır. Bu sınıflandırmalardan birine göre, oyun malzemesi beş ana grupta ele alınabilir:

Birinci malzeme grubu, çocuğun etrafını saran dış dünyayı tanıması ve deneyim kazanmasına yardımcı olur. Bunların en önemlileri su, kum, toprak, çamur ve boyalardır.

İkinci grup malzeme, çocuğun yaratıcı yeteneğini ve kendi kendini yönetebilme arzusunu uyaran, çamur, boya ve tebeşirlerdir.

Üçüncü grup, çocuğun hayal gücünü uyaran bebek, bebek elbiseleri ve hayvanlardır.

Dördüncü grup, çocuğun yetişkin becerilerini kazanmasına yardımcı olan fırça, süpürge, küçük ev eşyası gibi model oyuncaklardır.

Beşinci grup, çocuğun bedensel ve zihinsel yeteneklerinin gelişimine doğrudan doğruya yardımcı olan jimnastik gereçleriyle, inşa oyuncaklarıdır.

Oyunların yaş ve cinsiyete göre farklılık gösterdiğini ileri süren uzmanlar, aynı ayrımı oyuncak içinde kabul ederler.

Başlangıçta çocuk, ses, şekil ve renklere karşı duyarlıdır. Böylelikle ilk ayların oyuncaklarını, görsel ve işitsel duyulara yönelen oyuncaklar oluşturur. 0-18 aylık çocukların oyuncakları kırılmayan, yumuşak, emniyetli ve tercihen yıkanabilir cinsten olmalıdır.

18. aydan itibaren çocuk dünyasında, “keşif” ve “icat” evreleri önemli bir yer tutar. Bu nedenle çocuklar, farklı boyutlardaki blokları inşa etmekten ve çevrelerindeki çeşitli oyuncakları birleştirerek şekil oluşturmaktan büyük haz duyarlar.

Eğitimsel değeri büyük olan oyun malzemelerinden biri de, “su” dur. Dokunma duyusunun gelişimini sağlayan önemli bir oyun aracı olan su, aynı zamanda çocuğa büyük bir haz verir. Deneyim ve keşif olanakları sağlayan su sayesinde utangaç çocuk uyarılır, saldırgan çocuk sakinleşir. Su, ayrıca çocuğun uzun süre dikkatini bir konu üzerinde toplamasına da yardımcı olur.

Kum ve su 2 yaşından itibaren tüm yaşlar için temel oyun malzemeleridir.

OYUNCAK SEÇİMİ

Ülkemizde oyuncak seçimi konusunda, üç farklı sosyo-ekonomik ve kültürel çevreden seçilen 270 çocuk, 240 anne-babayla 52 eczacı ve oyuncakçıdan oluşan 562 deneğe uygulanan 3 ayrı anketle gerçekleştirilen araştırmada elde edilen bulguları şöyle özetleyebiliriz:

Çocuklar tarafından tercih edilen renkler sırasıyla; kırmızı, sarı, yeşil ve mavidir.

Oyuncak, en çok 4-6 yaş, yani okul öncesi çocukları için satın alınmaktadır.

Anne babalar, kız ve erkek çocuklarına cinsiyet farkı gözetmeksizin oyuncak satın almaktadırlar.

Anne babaya göre oyuncak seçiminde en önemli etken, oyuncağın yaş ve zihin gücüne uygun olmasıyla ihtiyacına cevap vermesiyken; oyuncakçıya göre harekettir.

Oyuncak, anne babalara göre gerektiği zaman, oyuncakçılara göre yılbaşlarında daha çok satın alınmaktadır.

Parasal olanaklar el verdiği takdirde ithal oyuncaklar tercih edilmektedir.

Anne ve babalar, gerek oyunun, gerekse oyuncağın işlev ve önemini takdir etmektedirler. Ana babaların büyük bir bölümü, çocuklarıyla oyun oynamaya zaman ayırmaktadırlar.

Oyuncak seçiminde koşullu ya da dolaylı da olsa çocuğun etkisi görülmekte, arzusu gerçekleştirilmektedir.

Çocuklarca en çok beğenilen ses, bebek sesidir.

Televizyon programları oyuncak seçimini etkilemektedir.

Çocuklar bir oyuncak almak üzere harçlıklarından para biriktirmektedirler.

BİLGİSAYAR OYUNLARI

Bilgisayar oyunları, dar bir mekanda sıkışıp kalmasına neden olan bir bireysel oyundur. Oysa çocuk kolektif oyun oynama dönemine girmiştir ve bilgisayar oyunları onu arkadaşlarından uzaklaştırmaktadır.

Dikkat, algı, göz, el koordinasyonu ve muhakeme gibi bazı zihinsel işlevlerin gelişiminde yararları bulunmasına karşın, bilgisayar oyunları çocuğun gerçek anlamdaki oyun faaliyetini ve sosyal gelişimini olumsuz etkilemektedir.

OYUN KURAMLARI

En eski kuram, oyunun dinlenme gereksiniminden kaynaklandığını ve yorgunluğu gideren bir faaliyet olduğunu savunan görüştür.

Sonraları ilk gerçek oyun kuramını ortaya atan, Herbert Spencer, oyunu, fazla enerjinin harcanması olarak nitelendirmiş, böylelikle gerginliğin azalacağını savunmuştur. Spencer’e göre sağlıklı çocuklar, zayıflara oranla daha çok oyun oynamaktadırlar.

Haeckel’a göre çocuğun oyunları eski kuşaklardan kalan faaliyetlerin bir parçasıdır.

Stanley Hall’in Recapitulation (tekrar) Kuramı’na göre, bir birey yaşamı boyunca daha önce kendi türünün geçirmiş olduğu gelişme seyrinin aynını geçirecektir. Oyun, bunun açık bir belirtisidir.

Karl Groos, 20. yüzyılın başında ortaya attığı kuramında, oyunun gerçek yaşama alışma egzersizi olduğunu belirtir. Oyun, bireyi günlük yaşamında karşılaşacağı zorluklardan korunmaya hazırlar. Groos, çocuktaki kavga gibi ilkel eğilimlerinin oyun yoluyla başarabildiğini kabul eder.

Karr’a göre oyun, bedenin gelişimini sağlayan, uyarıcı bir etkendir. Bazı alışkanlıklar oyun yoluyla yinelenirken edinilir. Karr’a göre oyununun birde arındırma işlevi vardır. Oyun, bireyde var olan anti-sosyal eğilimlerden onu arındırır. Zararlı olan bu eğilimler oyun yoluyla kanalize edilir, yönlendirilir.

Vygotsky, oyunu anlam çıkarma ve öğrenmeye yönlendirme olarak kabul eder. Oyunun çocukta neleri özgür kıldığını, neleri sınırladığını ortaya koymak istemiştir. Yine Vygotsky, oyunun haz verici özelliği olduğu kadar, kuralcı yanını da vurgulamıştır.

Piaget’e göre oyun, egoyu bütünüyle tatmin eden bir eylem türüdür. Dolayısıyla çocuk, gerçek dünyada, gerçek durum ve nesnelerle baş etmesini öğrendiğinde, oyun davranışı kendiliğinden ortadan kalkar.

Froebel ve Montessari gibi eğitimciler, oyunun doğal değil, amaçlı bir davranış olduğu görüşünü savunmuşlardır. Onlara göre çocuk, oyun aracılığıyla işbirliği, paylaşma ya da yetişkinlere itaat etme davranışlarını geliştirebilmelidir.

 


Sizden Gelenler
Yayınlanması için gönderdiğiniz yazılar [Yazar]